HORZUM AYDINLARI

Manisa'nın Horzum Köyleri ve bu köylerde yetişmiş aydınları.

HORZUM SÖZLÜK
  • 0-9 arası rakam ile başlayan sözcük bulunmamaktadır.
  • ANNAÇ: Karşıyaka
  • A'BİLİM: Kız arkadaşım
  • ARZUHAL: Dilekçe
  • A'HA: İşte,ora,orası
  • AĞI: Zehir
  • AĞILI: Zehirli
  • AKMA: Çam reçinesi
  • ALAVUŞ: Herkesi heyecanlandırmak,telaşlandırmak
  • AHİZERLİ: Beddualı,beddua almış
  • ALAF: Ateşin alevi
  • AYLAK: İşsiz
  • AZIK: Ekmek
  • AŞŞA: Aşağı
  • ABOO: Hayret
  • AĞMA: Aşağıdan yukarıya yükselme
  • ACABALA: Tereddütlü
  • AKGURU: Kabuğu soyulmuş kuru odun
  • AĞARTI: Süt,yoğurt,peynir,vb.
  • ALASANSI: Ölmemiş,can çekişen,yarı sersem,yarı uykulu
  • ALTGIY: Aşağı taraf,biraz aşağısı
  • AĞDIRMAK: Bir tarafın ağır gelmesi
  • AVKID: İki bacak arası
  • AVİYADI: Kız ve oğlanın söz kesiminde karşılıklı hediyesi
  • ALAGÖDE: Şişman/Güvercinin küçüğü
  • ALAG MALAG: Belli belirsiz görmek
  • A'ZI BAĞLI: Oruç tutana ya da konuşamayana söylenir
  • A'ZI BAĞLAMA: Dolu dolu
  • ALLAG GULLAG: Güvensiz,ne olduğu belli olmayan
  • AĞILI BÖCE GİBİ: Zehirli böcek gibi
  • AVSALADI-AVKUVEDİ: Ezivermek,ufalamak
  • AGLEVEDİ: Toplayıverdi
  • AY GARANKI: Karanlık gece,ayışığı(mehtap) yok
  • ARDI SÜRMECE: Elde mevcut,var olanın tümü
  • ALEM EŞGERE: Apaçık,meydanda,aşikâr
  • AYKIRI DOĞRU GİDDİ: Ters yoldan,yan yoldan gitmek
  • BABIÇ: Ayakkabı
  • BAKIR: Kova
  • BALADIZ: Genç ağaç
  • BACI: Kız kardeş
  • BANAK: Ekmek parçası,lokma
  • BADAK: Kısa boylu
  • BAZAR: Pazar
  • BELEG: Bebek kundaklaması
  • BELİNLEMEK: Korkmak
  • BELEMEK: Sarıp sarmalamak
  • BODİYE: Öğrenci önlüğü
  • BÖĞÜN: Bugün
  • BÖCE PÖRTÜ: Haşerat
  • BOSALADI: Bir çeşit sevmek
  • BICIK: Kuş konmaz otu(Acı ot)
  • BIDIRDEŞME: İki kişinin başbaşa,yavaş sesle konuşması
  • BIRAĞIVERDİM: Bıraktım,koyverdim
  • BINGIL BINGIL: Etli hafif şişman/Su aramak için toprağı kazarken toprağın hareketi
  • BAKA GOYALIM: Emanet olarak bakmak
  • BURU: İshal,şiddetli karın ağrısı
  • BURGU: Kesici el aleti
  • BAŞIMIN ETİNİ YEDİ: Dediğini,istediğini yaptırmak,aldırmak
  • BÜCELENMEK: Oyalanmak
  • BİRADER: Erkek kardeş(Horzum Alayaka köyünde konuşma anında sıkca söylenir)
  • BİZİM GIZ: Kız kardeş
  • BİZİM OĞLAN: Erkek kardeş.
  • BİÇALA: Birara,kısa bir süre için
  • BİYOCUG: Bir daha, bir defa
  • BİLMON: Bilmiyorum
  • BİLEMON: Bilemiyorum
  • BIK: Katla,kıvır
  • BÖYÜK: Büyük
  • CAVUR-CAVIR: Düşman
  • CASCAVLAK: Tertemiz,tüyü yolunup temizlenmiş
  • CILAV: Şekerli suya ekmek doğrayıp yemek
  • CIRCIR: Ağustos böceği
  • CISS: Ateş gibi tehlikelere karşı genelde çocukları koruma ikazı
  • CISCIBIL: Çırılçıplak,üzerinde hiçbir şey yok
  • CIBCIBLAG GALDI: Elinde avucunda hiçbir şeyi kalmamak
  • CIKLA: Sade,yalnız ondan
  • CINGILIG: Küçük kuş,çok ve çabuk konuşan
  • CEVCEV: Günün en sıcak zamanı
  • COBLANG: Sarp,uçurum yer
  • CULUG: Hindi
  • CÜMLE ALEM: Bütün herkes
  • CÜCÜK: Tavuk ve kuşların yeni olmuş yavrusu
  • ÇAYNAŞTI: Karıştı,karışıklık,eli ayağına dolaşmak
  • ÇANAK: Tabak
  • ÇAPUT: Eski bez parçası
  • ÇALIM: Fiyaka
  • ÇEC: Tahıl yığını
  • ÇEKME: Toprak yoğurt kabı
  • ÇEPİÇ: Keçi yavrusu
  • ÇENET: Bacakların gövdeye bağlandığı yer
  • ÇELENG: Evlerde saçak
  • ÇIKI: Bohça
  • ÇIVDIR: Fırlatıp atmak
  • ÇIVMAK: Zıplamak
  • ÇIRDAĞIN: Darmadağınık
  • ÇIRACI: Fitneci
  • ÇIKICIG ÇIKICIG: Küçük parçalar haline koymak
  • ÇIĞIRAK: Dağlarda ara yollar
  • ÇIRPAK ÇEKİVEDİ: Alışverişlerde elinde mevcut olanı gözden çıkartmak
  • ÇİYİN: Omuz
  • ÇİLBİR: Hayvan yuları
  • ÇIRMALAMAK: Tırmalamak
  • ÇİBİLDEDİ: Üzerine su ve benzeri birşeyin sıçraması
  • ÇÖNDÜ: Çömeldi,abandı
  • ÇÖRKEŞDİ: Bir işini bitirinceye kadar oradan kalkmayan,oraya sık giden
  • ÇOLDURUM: Uçurum,yar
  • ÇOĞUNCALI: Ekseriya
  • ÇOLUK ÇOCUK: Ailecek
  • ÇOCUK YARMA: Bebeği anne sütünden ayırma
  • ÇARKEŞDİ: Karşılıklı çarpışma
  • ÇİLEDİ: Yağmurun yağış şekillerinden biri
  • DAL: Ağaç
  • DALYELEDİ: Budama,yaprağını hayvanlara yedirmek için ağaç dallarını kesmek
  • DARI: Mısır
  • DAM: Ev,ahır,cezaevi
  • DA'RCIK: Deriden yapılan kese
  • DADANMAK: Bir yere,bir şeye alışmak,alıştığı yere sıkça uğramak
  • DASDAYI: Güzelce
  • DANA YARMA: Danayı ana sütünden ayırmak
  • DANA YALADI: Islak saçın taranması
  • DAL ÖREN KÖYÜ: Güpe gündüz gözü hiçbir şeyi görmemek
  • DAVUN: Kötülük dileme
  • DA'GINA GİDİYOR: Acayip,tuhaf karşılama
  • DEBİGİB GİTMEK: Rastgele,başını alıp gitmek,amaçsız gitmek
  • DEŞDİMAN: Bekçi
  • DELBENGİ: Anormal hareketleri olan
  • DESDİ: Toprak su kabı/Yükün bir tarafı
  • DENG: Eşit/Hayvana sarılan
  • DEŞED: Çok,güzei,şiddetli olan
  • DE GARİ: Nazlanma,haydi acele et,çabuk ol,vb.
  • DEYMEN: Değirmen
  • DEMESEM: Söylemesem
  • DEYNEK: Sopa
  • DENGİLMEK: Bir dirseği üzerine yan yatmak
  • DEFTERİNİ DÜRÜVERMEK: Öldürüvermek
  • DIYDI: Sivrisinek
  • DIGIL: Kavun ve karpuzun küçüğü
  • DIĞAN: Tava
  • DIKILI KALIRDI: Pekçok olurdu
  • DİZLİK: Don(Giysi)
  • DİLDİBİK: Çok bilmiş,çok konuşan
  • DİLBARIM: Çok kıymetlim
  • DİBİK DİBİK BİRBİRİNİ YEYO: Geçimsiz
  • DULCUG: Çok bilmişlik
  • DURAGO: Bekle
  • DUŞSAG: Hayvanların ön ayaklarını iple bağlamak
  • DUGGUG: Güvercin
  • DÜŞ: Rüya
  • DÜ'LEG: İki kuzulu koyun/Kavunun olgunlaşmamış hali
  • DÜMBEK: Topraktan yapılmış darbuka
  • DÜRMEK: Katlamak,ortadan kaldırmak(Dü'düm=Dürdüm)
  • DÜRELEMEK: Yapılan bir işi çabuk bitirmek
  • DÜMBÜR DÜDÜK: Aslı olmayan bir şeyi herkese duyurmak
  • DOO-DOOHAA: Öküzler için dur
  • DOMBADİZ: Konuşması yersiz,anormal
  • DOMAT SUYU: Salça
  • DORMEC-ULAMEC: Yoğurt ve ya ayran içine ekmek ufalama
  • DÖŞ: Göğüs,sine
  • DÖVEN: Harmanda ekin tanelerini saplarından ayıran altı çakmak taşlı kızak/Bir kimsenin başka bir kişiye dayak atması
  • DÖĞER-DÖVER:: Toprak evinin ortasına konulan büyük ağaç
  • DÖĞÜMLÜK: Teselli etmek
  • EĞİRMEK: Yünü ip haline getirmek
  • EŞKERE: Aşikâr
  • EMMİ: Amca
  • EFTİK: Telaş
  • ELALEM: Herkes
  • EKDİ: Dilenmek/Tohum ekmek/Yetim
  • ENİŞ: Yokuş Alağı
  • EFE: Ağabey,zeybek
  • ELENTELEN: Kaybetmek,ziyan etmek
  • ENKİ: O
  • EĞRETİ: Sağlam olmayan
  • ENTERE: Gömlek
  • E'KİNİ: Şunu,onu
  • EYİ: İyi
  • ERİNDİ: Üşendi
  • E'REK: Koyunların sıcakta gölgesinde toplandığı yer
  • EMİK: Beyin
  • EVSEDİ: Yokluk,çayır otu gibi maddeleri toplama
  • EREZİL: Perişan,rezil,kepaze
  • ENİK: Kedi,köpek yarusu
  • EBELEK GÖBELEK: Bir işi baştan savmak, yapmış gibi görünmek
  • E'LE YAVUZ: Kendi işine bakmadan başkasının işine giden
  • ELLİM AYAKLI: Kadınlar için enli boylu, erkekler için boylu poslu
  • ELİNDE AVUCUNDA: Varı yoğu
  • ELLEDİ KÜLLEDİ: Aldığı bir emaneti kaybetmek
  • ESGİLERİ YÜDÜM: Çamaşır yıkamak
  • E'RAZIM GA'RAZIM: Şifa niyetne yapılan kocakarı ilacı
  • ELİM HAMIR GARNIM AÇ: Çaliışıp ücretini alamamak
  • EĞNEL: Orak biçenlerin en başında bulunan
  • F harfi ile başlayan sözcük bulunmamaktadır.
  • GARI: Kadın,erkeğin eşi
  • GANI İLİĞİ GURUDU: Çok susamak
  • GALLÜN: Pipo
  • GAVLADI: Kabuğu soyuldu
  • GAVZAMAK: Korumak
  • GANCIK: Dişi/Kalleş
  • GALE: Sincap
  • GARAZOLA: Zoraki,gönülsüz
  • GADEM: Uğur
  • GADEMSİZ: Uğursuz
  • GAVSAK-GOSAK: Gevşek,sıkı değil
  • GAYIL OLDU: Razı oldu
  • GARİ-GARİK: Artık
  • GAVULLEŞME: Anlaşma,sözleşme
  • GAYIR: Kumlu,çakıllı toprak
  • GRANLIK: Çoluk çocuk
  • GAMGA: Yonga
  • GAMIŞ: Sürahi
  • GARAMUG: Böğürtlen
  • GARAGULLUKÇU: El işinde ne bulursa çalışan kimse.
  • GANIKDI: Alıştı
  • GARAGÖZ: Börülce
  • GANDI: Bir şeye inanmak
  • GANDIRILDI: Aldatıldı
  • GABARA: Ayakabı altına daha çok dayansın diyeçakılan iri başlı çivi
  • GATIK: Ekmek ile birlikte yenilen
  • GAYIT: İş,güç,meşgale
  • GALAN: Horzum embelli köyünde konuşma esnasında sıkça söylenir. Anlamı bilinmiyor.
  • GARALTIDA: Siperde,görünmeyen
  • GARAGAVUG: Kökünden çıkan sütten sakız yapılan bitki
  • GADIN: Kadın/Güzel,bir tanem,kıymetlim (Gadın Anam,Gadın Yavrum,vb.)
  • GEBER: Öl
  • GEBEŞ: Şişman
  • GERGİ: Peştemaldan önce ve gigi,kadınların bele doladığı el dokuması,yün giysi parçası
  • GERELTİ: Örtü,siperlik
  • GERENLEDİ: Az bulutlu,havanın yağıştan önceki durumu
  • GELBİYO: Buraya gel
  • GEÇİNCEME: Evin gelir gideri,yaşama şekli
  • GE'YİM:Çeşitli giyim eşyası
  • GE'VEN: Ağzında birşey çiğneyen/Yaylalarda top halinde yetişen dikenli ot
  • GELDİĞİ BİLLE-GİTTİĞİ BİLLE: Zaman,vakit
  • GILLAG: Yeşil kabuğu soyulmuş cevizin küçüğü
  • GILLENMEDİ: Aldırış etmedi,önemsemedi.ilgilenmedi
  • GIZINDIM: Isındım
  • GEZEM: Bir,iki yaşına girmiş,gossamış keçi yavrusu
  • GIRAN: Ölümcül hastalık
  • GIDIM: Azıcık
  • GIRINTI: Çerez,küçük parçalar
  • GIZAN: Çocuk
  • GIRNAP: Kefen ip
  • GICIŞMALIK: Karışıklık
  • GISGIVRAK: Şıkıca tutmak,yakalamak
  • GINCIVIŞ: Cilveli,cilvelenmek
  • GINAMAK: Ayıplamak
  • GICI GICIYA GELMEK: Aceleye getirmek
  • GILDIR GICIK: İşe yaramaz,ufak tefek
  • GIYRATA GISTI: Kendini naza çekmek
  • GUYRUKLU: Akrep
  • GURDANMA: Bir işle meşgul olmak,oyalanmak
  • GURUMSADI: Özlemek
  • GURDEŞEN: Huylanmak
  • GÜVEY: Damat
  • GÜNÜN BARNINDA: Güneşin sıcağı altında
  • GÜCCÜG: Küçük,ufak(Güccüg köyün böyük adamı)
  • GOYNUM: Göğsüm,kucağım
  • GORD GORD ÖTMEK: Kibirlenmek,büyüklenmek
  • GÖ'NEK: Atlet,iç çamaşırı
  • GÖMEÇ: Bal peteği
  • GÖKGÖRMEDİK: Görgüsüz
  • GÖZER: Kalburun büyüğü
  • GÖKLÜK: Çeşitli sebze
  • GÖZÜNÜ BELERDDİ: Kızgınlık,öfkesini belirtmek
  • GÜCÜLE: Biraz zorca
  • GILGI: Çalı çırpı
  • GIYGI: Bahçe(Harım) kenarı
  • GÖCEN: Orak biçenlerin en sonunda bulunan
  • HARANI: Tencere
  • HARIM: Sebze bahçesi
  • HANAY: İki katlı ev
  • HACET: Gerekli eşyalar
  • HASET: Kıskançlık
  • HATIL: Toprak evlerde duvarla örtü arası
  • HARINSIZ: Aç gözlü,doymak bilmeyen
  • HAMHUM: Baştan savmak için söylenen belirsiz sözler
  • HAPAZ: İki el birleştirilerek alınabilen miktar
  • HALAZA: Ağaçta yeni sürek/Bir işte boşuna uğraşmak
  • HAPAPA: Aniden karşılaşmak
  • HARAR: Kıldan dokunmuş büyük çuval
  • HARBAZA: Bir kişi ile münakaşa,kavga etmek
  • HADİ LEN-HADİ GARİ: Haydi,çabuk ol,acele et,vb.
  • HAVA ÇAĞIRMAK-HAVA ÇEKMEK: Türkü söylemek
  • HAY HAYDAN SAVUŞDU: Tehlikeden,kazadan,felâketten kurtulmak
  • HE: Evet
  • HEDİK: Buldurun suda pişmesi,bulgur kaynatmak
  • HEYBE: Hayvanlarda yük taşımak için kullanılan iki gözlü torba
  • HERİF: Erkek
  • HELEŞEN: Eğlence
  • HISIM: Akraba
  • HIRTGARIN: Kıskanç,aç gözlü
  • HIMBIL: Miskin,budala
  • HIŞIR: Aşırı yorgunluk/Olmamış kavun ya da karpuz
  • HIŞIMAD: Bir kimsenin üzerine gelen kötülük/felâket
  • HIRTLAK: Boğaz
  • HIYALLAMA: Sezmek,bir şeyi farketmek
  • HIRDLANBEŞ: Obur,çok yiyen
  • HİNDİ: Şimdi
  • HODUL: Gelin ve damadın düğün işlerindeki yardımcıları
  • HOŞT: Köpekleri kaçırtmak için çıkartılan ses.
  • HOŞAF: Komposto
  • HORANTI: Aile fertleri
  • HÖ'LE: İşte oraya kadar,biraz ileri
  • HÖPÜRDETMEK: Çay kahveyi ses çıkartarak içmek
  • HUYKUR/HUYFALAG: Tavuk,kuş.vb zarar vermemesi için çeşitli seslerle uzaklaştırması
  • HURECEK-FURECEK: Vuracak
  • HÜCÜG: Küçük kulübe
  • HÜNKÜRMEK: Sesli ağlamak
  • HÜNKÜRÜŞLEDİ HÜNKÜRÜŞLEDİ GİTTİ: Konuşulanları uyuklaya uyuklaya dinledi ve bir şey söylemeden kalktı gitti
  • IRAK: Uzak
  • IRGIN: Zayıf,gelişmemiş
  • ISIRAN: Ekmek teknesini kazımak için kullanılan alet
  • ISMARIÇ: Sipariş
  • ISGARÇE: Pek çok,yiyem içen yok,bol
  • IKINDI: Zorlandı
  • INGASDAN: Yalandan
  • IZICIK: Biraz,çok az
  • İLİK: Düğme
  • İLMİK: Eğreti düğüm
  • İRENG: Eziyet
  • İLİSTİR: Kevgir
  • İSPİRTE: Kibrit
  • İRELEŞMEK: Lüzumsuz tartışma,münakaşa
  • İMECE: Köylerde toplum yararına yapılan karşılıksız toplu çalışma
  • İŞMAR: El,göz ve ya baş ile yapılan işaret
  • İŞGİLLENMEK: Şüpheli,vesveseli hale gelmek
  • İLİGMAN: Kandil
  • İ'TE: Üzerine ekmek ve ya hamur konulan yün dokuma
  • İLLEM: İllâ ki
  • İHİCİK: İşte şurası
  • J harfi ile başlayan sözcük bulunmamaktadır.
  • KAK: Meyve kurusu/Kalkmak
  • KAV: Ateş ve sigara yakmak için çakmak taşı çakılarak tutuşturulan, ağaçlarda meydana gelen mantar
  • KADMER: Hamurdan sac üzerinde pişirilen yiyecek
  • KABA SABA: Özensiz,itinasız
  • KAYRAK: Taş ve kayanın düzü, incesi
  • KEPREM: Şaşkın,beceriksiz
  • KEPET: Kapat
  • kEPİ GİBİ: Çok sıkı
  • KES: Hayvanların yiyemediği kaba saman
  • KELTİ: Ağacın yavrusu
  • KEVGEŞİK: Karışık
  • KEVSİGLEDİ: Biraz yedi,açlığı hafifledi
  • KÜLLÜK: Çöplük
  • KISKIRMA: Köpeği saldırtmak
  • KIL SEYREK: Kıldan dokunmuş,çul,çuval
  • KISKIYKIM: Şık giyinmiş
  • KINTIŞ-KIYKIT: Yakışıklı,güzei giyinmiş
  • KIYPITMAK: Sıvışmak kaytarmak/Verilen sözden caymak/Bir işten kaçmak
  • KOSDİR/KUMPİR: Patates
  • KOLÇAK: Yün yumağı
  • KÖRPE: Taze
  • KÖTÜRGE: Kaldıraçta yük kolu
  • KUPA: Su ve çay bardağı
  • KULUNÇ: Adele ağrısı
  • KUYTU: Rüzgardan korunulan yer
  • KÖZ: Küçük ateş parçası
  • KÖR ŞEYTAN DÜRTELEDİ: Birden kötülük düşünmek, kötülük yapmak
  • KİRMAN: İplik bükmeye yarayan ağaçtan yapılmış alet
  • KUTURE GİBİ: Küçük,daracık bir yer
  • KUNDUL KUNDUL ÇALIŞIYO: Kendi işinde gücünde,güzel,ahenkli çalışmak
  • KÖR DUMAN: Sis
  • KÖR YANINDAN ÇIKSIN: Beddua
  • KÜNAVF: Günah
  • KENGER GİBİ: Çok zayıflamak
  • KÜTMEK: Ağaç kökü
  • KÜNG: Balyoz/Kiremit gibi su borusu
  • KÜMELİ: Fazla,kalabalık
  • KÜŞÜMLÜYO: Şüphelenmek
  • LANGIRIZ DÖVÜYO: Amaçsız,boş yere konuşmak
  • MAHANA: Bahane
  • MAMEÇ: Sıkılgan/Derdini anlatamamak/Çabuk aldatılabilen
  • MARSIG: İyi yanmamış,kömürleşmemiş odun parçası
  • MATAMASGARA: Rezil etme,rezil olma
  • MASUSDAN: Yalancıktan
  • MAPUS DAMLARI: Hapishane,ceza evi
  • MAVZER: Bir tüfek çeşidi
  • MAYTAP: Alay etmek
  • MALI MELELİ: Varı yoğu,mal varlığı
  • MAS MAS KOKUYO: Yıkanmamış,kir kokusu
  • MEHEL: Uygun,dengi olması(Özellikle erkek-kız söz kesimlerinde)
  • MELDİN: Sofra bezi
  • MENENDİ: Eşi,benzeri
  • MEKTEP: Okul
  • MERTEK: Ev dam yapımında döverin üzerine konulan ağaç/Atkılık
  • MEŞAKKAD: Sıkıntı,güçlük
  • MEYALLAKDA GALDI: Orta yerde,kimsesiz kalmak
  • MIH: Çivi
  • MISMIS: İçten pazarlıklı
  • MISMIL: Temiz,helal olan
  • MUT: Beleş,bedava
  • MUHANET: Kalleş,sözünde durmayan
  • MUŞTULUK: Müjde
  • MUTAF: Genel olarak dokuma işleri
  • MÜNKÜR: İnkârcı
  • MÜZEVİR: Şikâyet/Söz getirip götüren kişi
  • MIYMINTI: Beceriksiz,pısırık
  • NARPUZ-NARPIZ: Yaylalarda,su kenarlarında yetişenkokulu bir bitki.(Banyo yapılacak suyun içine konur.)
  • NAZAR İLMEK: Nazar değmek
  • NEKBET: Sevimsiz
  • OBAL: Günah
  • OGGA: Eskiden kullanılan 1283gr. ağırlık ölçüsü
  • O'CA ÇADDIM: Ateşi yaktım(Ocak,soba)
  • O'CAN KAPANSIN: Beddua
  • O'GİDENLE: Oraları
  • O'KU VERMEK: Davet etmek,düğüne çağırmak
  • OKUNTU: Düğün evine hediye
  • O'SAN OLMADI: İyi,sağlam olmadı
  • O YURDDUM GALDIM: Şaşırmak,hayret etmek
  • O ZAMANIN BERHİNDE: O zamanlarda
  • ÖNEZE: Pusu
  • ÖTE'N: Dün ve ya daha önceki gün
  • ÖRÇER-ÖLÇER: Ateşi yak,tutuştur
  • ÖNKÜRE: Orada
  • ÖVENDİRE: Öküzleri harekete geçirmek için kullanılan ucu çivili değnek
  • PARDI: Mertek üzerine konulan ince dal ve ağaçlar
  • PEŞKİR: Havlu
  • PARSALADI: Çalıştı,emek sarfetti
  • PISIGMIŞ KALMIŞ: Korkmuş
  • POYRA: Su değirmen oluğunun ağzı/Çok yiyen
  • PUNDU KIRILDI: Ümidi kalmadı
  • PÜRKENEG: Başa örtülen,yağmurdan koruyan örtÜ
  • RENÇBER: Çiftçi
  • SAPA: Gidilen yol üzerinde olmayan
  • SABSAK: Yapışkan
  • SABİ: Küçük çocuk
  • SAKA-SETERE: Ceket
  • SAMSAKAR: Lekeli/Düzgün iş yapmayan
  • SANGADAK: Ansızın,birden,aniden
  • SANDIRAMAK: Bir işe başlamaya karar vermek
  • SAVGIRDDI: Elindeki bir şeyi rastgele atmak
  • SENİT: Üzerinde hamur açılan tahta
  • SEHİM: Pay,payı,hisse
  • SERENCEME: Bir işi oluruna bırakma
  • SEMESİNE: Senin sayende
  • SEVİSİ AKMAK: Birini sevmek,aşık olmak
  • SEYSANA: Gelin çeyizi,gelin çeyizini götürmek
  • SEYİRD: Koş,arkasından yetiş
  • SINDI: Makas
  • SIKI: Tüfek
  • SIKILAMA: Doldurma
  • SIRSALA: Salla
  • SIRICALI: Netameli
  • SITIRASSIZ: Suratsız,yüzsüz,çirkin,sevimsiz
  • SIFAT: Yüz,çehre
  • SIDKIM SIYRILDI: Küsmek,darılmak,kötü söz söylemek
  • SIVIŞMAK: Aniden kaybolmak
  • SİTİL: Çadırın yan araflarını kapatmak içinyapılmış kıl dokuma
  • SİNEKLİK: Banyo yapılan,yıkanılan yer
  • SİVTİNMEK: İşine gelmeyen,istenilen bir şeyi vermemek için otalanmak
  • SO'RA: Sonra
  • SONTARMAK/SOMKURMAK: Surat asmak,küsmek
  • SOYKALLANMAK: Bir işi yapmamak için oyalanmak
  • SÖBÜ Oval,yassı
  • SÖ'KE-SÖYKE: Tepenin eteği,yamaç
  • SÖKELEN: Birbiri ardına gelmek ve ya gitmek
  • SÖYKENMEK: Bir yere yaslanmak
  • ŞAVK: Işık,aydınlık,gaz lambası
  • ŞARLAK: Şelale
  • ŞAYBIL: Yaramaz,şımarık
  • ŞİNİK: Bir teneke dolusu tahıl ölçüsü,ölçeğin yarısı
  • ŞIMŞIRIG: Çok ıslak,ıslanmış
  • ŞIBGIN: Ani yağan yağmur
  • SINDI: Makas
  • TADAVİ: Rastgele,tesadüf
  • TAV: Toprağın işenebilir hale gelmesi
  • TAVSIMAK: Hafiflemek
  • TAVSIL: Bir kişi ve ya bir şeyin taklidini yapmak
  • TAY GELDİ: Dul kalan kadının,bir erkekle evlendiğindeyanında getirdiği çocuğu
  • TAKI TAKMAK: Gelin ve ya damada para vermek
  • TERS: Aksi/Hayvan gübresi
  • TECELLE: Çektiği,çekeceği eziyet,zorluk,çile,vb.
  • TEKCEL: Yaramaz
  • TEZİGDİ-pıyıgdı: Toplumdan,sürüden ayrılan
  • TENE TÜKENMİŞ: Ölmüş,eceli gelmiş
  • TEPÜR TÜPÜR: Düzgün değil,girintili çıkıntılı
  • TE'LE BİYO: Karşıdaki birşeyi tanıma,bakma
  • TETİR: Meyve lekesi
  • TEBREŞİYO: Yenilenme,tekrarlama
  • TEPESİNİN ÜSTÜNE GELESİCE: Beddua
  • TIFIL: Çok ufak çok küçük insan
  • TINGIR: Teneke
  • TITEBER: Hiçbir şeyi yok
  • TISGALE: Seçmek,en iyisini beğenmek
  • TİLBİS: Titiz
  • TİNGİLDEK: Oynak,sağlam değil,dengesiz
  • TORU: Çam fidanı
  • TOKLU: Koyunun küçüğü,kuzunun büyüğü
  • TOMOFİL: Otomobil
  • TOSBA: Kaplumbağa
  • TÖPERLENDİ: Yuvarlandı
  • TÜRÜM TÜRÜM TÜTÜYO: Çok özlemek/Çok güzel kokulu
  • TO'RA: Torba
  • U'RA: Yanına git/Hamurun yapışmaması için serilen un.
  • URBA: Elbise
  • ULAMAÇ-DORMEÇ: Ayran içine ekmek ufalanıp yemek
  • ULGARDI: Bir işe başkasını başlatıp kendisi geri çekilme
  • ULCARIVERDİ: Bir kimseyi kışkırtmak
  • UTEŞTİR: Yetiştir
  • UN ÇUVALI: Un konulan,yünden örülmüş çuval
  • UZGURD: Meşe ağacı
  • ÜNLE: Seslen
  • ÜRGDÜ: Koktu
  • ÜRME: Köpek havlaması
  • VELENSE: Halı kilim amacıyla kullanılan.Çok sıkı,çok renkli,motifli,herşeyi yünlü dokuma.
  • VICIRIK GİBİ: Pek çok
  • YABA: Çatal gibi,harman savururken kullanılantahta kürek.
  • YACANMAK: Tiksinmek
  • YADIRGI: Yabancılık çekmek/Değişik birşey yemek
  • YA'LIK: Mendilin büyüğü
  • YALIM: Alev/Galiba,herhalde
  • YALABIK: Şimşek,yıldırım
  • YARNI: Sırtı
  • YAVAN: Tadı,tuzu olmayan
  • YAL: Köpek yiyeceği
  • YAVUKLU:Nişanlı
  • YAVINCIDI: Acıkmak/Kendisini başkasına acındırmak
  • YALAM YULAM: Doymadan kalkmak
  • YAS YATIR GALDI: Bir işin yarım kalması,bitirilememesi
  • YARIM YAMALAK: Azıcık
  • YAKIN ÇELİŞLERİME: Akrabalarıma,yakın çevreme
  • YAYLIM: Hayvanların otladığı bol otlu mera
  • YE'Nİ-YEĞNİ: Hafif
  • YENİLE: Şimdi
  • YEPİŞLEMEK: Sevmek amacıyla kuvvetlice okşamak
  • YELLİ: Rüzgârlı
  • YILLEŞ: Şaşı gözlü
  • YIRTIMCI: Manifaturacı(Bezirgân)
  • YIRTIMCI BAZARI: Manifaturacı pazarı
  • YUDUM-YAKADIM: Yıkadım
  • YUNMAK: Yıkanmak,banyo yapmak
  • YÜKLÜ: Hamile
  • YÜKLÜK: Yatak,yorgan konulan yer
  • YÜ'REM GIYILDI: Çok üzülmek/Acıkmak
  • YÜLÜME: Traşlama,kazıma
  • ZABİT: Subay
  • ZAĞAR: Av köpeği
  • ZARGLAGCI: Yalan söyleyen,palavracı
  • ZAMBADAK-ZANGADAK: Hareketleri dengesiz,anormal kimse
  • ZAVRAK: Geveze
  • ZEB: İlaç niyetine yemek,içmek,kullanmak
  • ZENNE: Kadın
  • ZERZEBİL: Perişan
  • ZEBELLA: İri cüsseli adam
  • ZINGILDAK: Gevşek,oynak
  • ZIBAR: Yat
  • ZIRINCIMAK: Kendini acındırmak
  • ZIRAB EDİYO: Acı veriyor,acı çekiyor
  • ZIVIDDI GALDI: Islanıp üşümek
  • ZİNİLENG ÇIKTI: Üşütücü soğuk rüzgâr esmeye başladı
  • ZODARMAK: Surat asmak
  • ZÜLÜF: Yüzün iki yanından sarkan saç

Especially thanks to Eric Steinborn for the queries. / Katkılarından dolayı Eric Steinborn'a teşekkür ederiz.

Horzum Aydınları Ekibi
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry